Deprem İnsan Psikolojisini ve Sağlığını Nasıl Etkiler

Deprem İnsan Psikolojisini ve Sağlığını Nasıl Etkiler

Deprem, insan sağlığını ve psikolojisini en fazla etkileyen doğal afetlerin başında geliyor.

Yapılan araştırmalar depremin diğer doğal afetlere göre insan sağlığını ve psikolojisini çok daha fazla ve derinden etkilediği gösteriyor. “Lancet” isimli bir tıp dergisi, son zamanlarda meydana gelen depremlerde 780 Binden fazla kişinin hayatını kaybettiği ve milyonlarca insanın yaralandığı, binlerce yapının yok olduğu belirtildi.

Zelzele anında görülen Crush Sendromu, ölüm nedenlerinin başında geliyor. Deprem esnasında yapıların verdiği hasar neticesinde ölenlerin sayısı oldukça yüksek. Depremin meydana geldiği bölgelerde ve ülkelerin genelinde depresyon, intihar eğilimi, umutsuzluk ve tükenmişlik gibi psikolojik sorunlar baş gösteriyor. Sağlık açısından sakatlanma, yaralanma, travmatik sorunlar ortaya çıkabilmekte, psikolojik hastalıklar görülebilmektedir.

Zelzele, hayatın yaşanılamaz bir hal almasını sağlar. Sadece deprem bölgelerinde değil, ülke geneli ve yakın bölgelerde insanlar arasında huzursuzluk, korku, endişe ve depresyonla beraber stres oluşur.

İstanbul Büyük Risk Altında!

Yıllık ortalama dünya genelinde çeşitli şiddetlerde 1 milyonu aşkın deprem meydana gelmektedir. Los Angeles, New York, Tokyo, Delhi, Şanghay ve İstanbul gibi büyük kentler deprem fay hattı üzerinde yer almakta ve dünyanın en büyük nüfusunu barındırmaktadır. Aynı zamanda ticaret, iş, üretim merkezleridir. Bu bölgelerde yaşanılacak bir deprem, çok büyük kayıplara neden olabilmekte, sadece insan yaşamı değil, arda kalanların da hayatlarını alt üst etmektedir. İşsizlik, gasp, hırsızlık, hastalık, psikolojik sorunlar, ticaret çöküşü vb. beraberinde gelmektedir.

Deprem, yetişkinlere nazaran yaşlı ve çocukları daha fazla etkiliyor.

Deprem Her İnsanı Farklı Etkiler

Sarsıntı, her birey ve toplumda farklı sarsıntı ve olumsuz etkilere neden olmaktadır. Kimisi soğuk kanlılığını koruyabilse de çoğu kişi koruyamaz; korku, endişe ve umutsuzluk içine düşer. Ölüm korkusundan öte insanlar, sevdiklerini ve sahip olduklarını kaybetme korkusu, endişesi içine düşüyor. Çaresiz kalma, göçük altında kalma ve çıldırma tedirginliği tüm ruh halini kaplıyor. Deprem kaynaklı yaşanılan depresyon, savaş ve kaos ortamında hissedilen duygulardan çok daha farklı ve üst düzeydedir. Kurtuluşun ve umutların tamamen yok olduğu bir duygusal buhran söz konusudur.

Zelzele halinden sonra aşırı buhrana düşen, tepkime gösterenlerin dikkatine!

Zelzele ve sarsıntı sonrası hayatta kalan kişiler çok fazla dikkatli olmalıdır. Yakınlarını kaybetsin veya etmesin şayet çok fazla tepki gösteriyor, ciddi ruhsal çöküş yaşıyor ise mutlaka psikolojik tedavi almalıdır. Öncelikle bölgeden uzaklaşmak ruhsal tedavi için etkili olabilir. Ancak bu durumun sonrasında aynı bölgeye gelindiğinde çok ciddi duygusal acılar verebileceği de unutulmamalıdır.

Zelzele olarak tabir edilen ve dilimizde manasal olarak sarsıntı anlamına gelen bu yıkımsal doğal felaket, ansızın yakalamakta ve çoğu zaman bizler hazırlıksız karşılamaktayız. Ülke genelinin deprem kuşağında olması, her zaman toplumsal olarak bizleri buhran ve endişe içinde koymaktadır. Fakat bu durumu bilmemize rağmen hiç bir şekilde önlem, koruyucu tedbir alma gibi huy edinmiş değiliz.

Ülke yönetimi, eğitim birimleri, sağlık kurumları, inşaat sektörü ve altyapı konusunda işlem gören belediyeler bu konuda çok yetersiz. Ancak bireysel olarak bunların ötesinde biz ne kadar yeterliyiz? Kendimizi ve ailemizi depreme hiç hazırladık mı? Deprem konusunda birkaç önemli bilgi edinip, deprem çantası hazırladık mı? Deprem tatbikat ve testleri yaptık mı? Biz, deprem kuşağı insanları olarak bireysel çapta bile üzerimize düşenleri yapmamaktayız.

Depremler bitmeyecek ama tedbirlerle alcağı can ve mal kaybı en aza indirilecektir.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir