Mutlu Olmak Tercih Meselesi Derler

Mutlu Olmak Tercih Meselesi Derler

Mutlu olmak gerçekten mümkün mü? Dahası mutlu olmak bizlerin elinde mi? Mutlu olmak elimizde ise mutsuz olmak da elimizde, bunu iyi bilmek gerek. Aslında her şey hayata nasıl baktığımızla ilgili. Bakış açısı, kişinin yaşam kalitesini şekillendiren en önemli unsur. Hiç düşündünüz mü? Zengin biri fakir ve modernlikten uzak bir köyde toprak üzerinde oturan, çay içen garibin mutluluğunu satın alamaz. Elbetteki kin ve nefret ile onu mutsuz edebilir, mutlu olmasını kıskanıp ona hayatı dar edebilir. Ama onun halihazırdaki mutluluğunu elde edemez.

Her şeyi bir tarafa bırakın. Mutlu olmanın yalnızca sizin elinizde olduğunu iyi bilin. Mutluluk veya mutsuzluk tercih meselesidir.

Mutlu Olmak İçin Gereken Ne?

Mutlu ve huzurlu bir hayat için gereken şey para mı?

Aslında neye sahip olmak istediğinizi bilmeniz gerekiyor. Mutluluk para ile değil, sizin kendi iç dünyanızda kurduğunuz ve oluşturduğunuz enerji ile ilgilidir.Para sadece bir sebep veya gerekçe yahut araçtır. Çoğu kişi sevgili bulup flört etmeyi, bekarlar evlenmeyi, evsizler ev satın almayı şart koşup mutlu olmak için büyük bir gerekçe ve sebep olarak hayatında kurgular. Yaşamının büyük bölümünde önemli odak noktası haline getirir. Bu varlıklar elbetteki mutlu olmaktan ziyade hayatın zorlu şartlarında mutsuz olmanızı engelleyen unsurlardır. Belli bir çaba ve bedel sonrası mutlu olduğunuzu hissedersiniz.

Kimisi ise devlet kuşu gibi görür.

Şansı olan mutlu olur, diye düşünür. Şanssız kişi mutsuz kişidir. Ne kadar doğru peki?

Ya siz? Size göre mutlu olmak ne ifade ediyor, mutluluk size gerekiyor mu? Sizi mutlu eden şey ne, eksikleriniz neler? Tüm eksikleri giderince gerçekten mutlu olabilecek misiniz?

Para mutluluk getirmez. Bu düşünce “Easterlin Paradoksu” olarak nitelendirilir. Bu fikir para ile mutluluğun hiç bir zaman ilişkili olmadığını öne sürer. ABD, Japonya, İngiltere gibi ülkelerde yapılan araştırma sonucuna göre geliri artan ailelerin mutluluklarında artış görülmemiştir. Son dönemlerdeki bazı araştırmalar da benzer neticeye ulaşmış, bu görüşü kanıtlamıştır. Temel husus geçinecek kadar gelir sahibi olmaktı. Yani dış dünyanın kendisini köle haline getirmesine engel olacak kadar ekonomik bağımsızlığı idi. Yani orta gelirli olmak veya yüksek gelirli olmak ile alakalı bir durum değildi. Kişinin bireysel var oluşu ile ilgili yaşamı ekseninde gereken ihtiyaçlar topluluğu ve bunların kendisini bağımsız kılması idi.

Uzun lafın kısası sizi para veya çok fazla gelir elde etmek mutlu etmez. Az para kazanmak da mutlu etmez. Sizi mutlu eden şey yaşam kalitenizin bireysel niteliğinize uygunluğudur. Yaşam kalitenize uygunluğu ise ekonomik, kültürel ve siyasi bağımsızlığınız sağlar. Arz ettiklerinizi yapmanıza dışarıdan bir güç mani oluyor ise siz mutsuz olursunuz. Bu da mutlu olmanıza engeldir. Günümüz dünyasında ise en büyük dış güç kuşkusuz paradır. Ekonomik değerin her alanda tek ve en önemli belirleyici unsur olarak kabul edilmesinden dolayı para önemlidir. Parası az olanlar ise özgür olamadığı için mutsuz olur.

Piyangodan ikramiye kazananlar da, çok yüksek gelirler elde edenler de mutluluğu garanti edemez.

Eski Yunan Medeniyeti döneminde mutluluk olgusu, ahlaklı ve erdemli bir hayat sürdürmek demekti. Mutluluk ise birer yaşamının biricik gayesidir. Yaşamın her safhasında sarf edilen çaba yalnızca mutluluk içindir. Bu ise erdeme, kusursuz bir karaktere ulaşmakla mümkündür. Hayatı ne kadar soylu yaşarsak o kadar mutlu oluruz, biçiminde görüş hakimdi.

Eflatun’un öğretisine göre;

Ruh-Zihin-Beden” üçlüsünü ile mutluluk anlayışı anlatılmak istenir. Bu üçlünün uyumu ile mutlu olmak mümkündür.

Epikür’e göre mutluluk için gerekli olan üç şey; “dostluk, özgürlük ve düşünmek.” Epikür’e göre mutlu olmak için maddiyata gerek yoktur.

Descartes ise “Bir ruh memnunluğu ve iç hoşnutluk” olarak mutluluğu tanımlar.

Nörlog Nancy Etcoff, bir görüş ileri atmıştır. Beyin evrimsel olarak mutluluk ve acıyı azaltmaya odaklıdır. Şekerli besinlerin tadını doğuştan sevmek, acı olanları reddetmek, mutluluğu arama içgüdüsünü destekler.

Her şeyi ve her görüşü bir tarafa bırakalım.

Mutluluk, mutlu olmak veya mutsuz olmak çocukluktan öğrenilen bir olgudur. Tamamen bireyin kendi elindedir. Adeta kişisel bir tercihtir. Şayet sağlıklı bir bedene sahipsek, dış bağımlılıklardan uzak, bireysel özgürlüğümüzü kazanabilmiş isek ve kimseye muhtaç değilsek bizden daha mutlu olabilecek potansiyelde bir başka birey olabilir mi?

Sevgi ve şefkat ilişkileri içerisinde yaşanılan bir duygu var. İşte o duygunun hali mesut olmak, adı ise mutluluktur. Kişi ne kadar iç ve çevresel dünyasında sevgiyi büyütür, şefkati beslerse o kadar uzun ömürlü ve etkili mutluluk elde eder. Mutluluğun bireysel elde edilebildiğini, sevdiklerimizle paylaştıkça büyüyüp daha kalıcı olabileceğini unutmamalıyız.

Daha mutlu mesut günler geçirmeniz dileği ile…

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir